Sık Çekilen Akciğer Grafilerinde Alınan Radyasyonunun İnsan Sağlığı Üzerindeki Etkileri
1895 yılında X ışınlarının keşfedilmesi radyoloji bilim dalının doğmasına neden olmuş ve X ışınlarının keşfi tıp alanında bir çığır açmıştır. X ışınları kullanılarak radyoskopi adı verilen yöntem ile yemek borusu, akciğer, mide, ince ve kalın bağırsak gibi organlardan elde edilen görüntüler floresan ekranlar üzerine düşürülerek veya ekranda oluşturulan görüntülerin radyografi denilen yöntemle film üzerine kaydedilerek incelenmesi mümkün olmuştur. İlerleyen zamanlarda geliştirilen diğer görüntüleme yöntemleri ile de vücuttaki değişik organ ve bölgeler kesitsel olarak görüntülenebilmektedir.
Günümüzde, tıbbi görüntüleme teknolojileri, tanı ve tedavide önemli bir rol oynamaktadır. Ancak, sıkça uygulanan tıbbi görüntüleme prosedürleri, özellikle radyasyona dayalı teknikler, insan sağlığı üzerinde potansiyel riskler taşıyabilir. Bu yazıda, özellikle fazla çekilen akciğer grafilerinin neden olduğu radyasyonun insan sağlığı üzerindeki zararlarına odaklanılacaktır.
Radyasyon; tıpta ise teşhis amaçlı röntgen ışınları, kanser tedavisi için radyoterapi gibi farklı şekillerde kullanılır. Bunlar, maruz kalınan yapay radyasyonun başlıca kaynağıdır.
Radyasyonun İnsan Sağlığı Üzerindeki Etkileri
Radyasyon, hücrelerde DNA hasarına yol açarak kanser riskini artırabilir. Özellikle çocuklar ve genç yetişkinler, radyasyona maruz kaldıklarında daha büyük bir risk altındadırlar çünkü hücre bölünmesi daha hızlı gerçekleşir ve vücutları daha duyarlıdır. Ayrıca, fetüsler, radyasyona maruz kaldıklarında doğum kusurları ve kanser riski gibi uzun vadeli sağlık sorunlarıyla karşılaşabilirler.
İyonlaştırıcı radyasyon, bir Geiger sayacı ile ölçülür ve Sievert (Sv) adı verilen birimle belirtilir. Buna göre; ölümcül bir doz yaklaşık 4-5 Sv’dir. Bir Sievert, miktar olarak çok büyük olduğu için normal olarak karşılaşılan radyasyon dozları bir Sievert'in binde biri olan mili-Sievert (mSv) ya da milyonda biri olan mikro-Sievert (µSv) cinsinden ifade edilir.
Radyasyonun Sağlığa Zararları Nelerdir?
Radyasyona aşırı maruz kalma, alınan radyasyon dozuna bağlı olarak canlı doku ve organlara zarar verebilir. Potansiyel hasarın boyutu, aşağıdakiler de dahil olmak üzere çeşitli faktörlere bağlıdır:
- 1.Radyasyon türü: İyot 131 ve sezyum 137 gibi kendiliğinden bozunan ağır izotoplar tarafından üretilen iyonlaştırıcı radyasyon, tehlikeli seviyelerde alındığında zararlı olabilir. Gama ve X-ışını atomları, vücuda nüfuz edecek kadar güçlü ışık parçacıkları salar. Alfa ve beta parçacıkları ise daha düşük enerjidir.
- 2.Radyasyon seviyesi: Bir insan, kozmik radyasyon ve çevredeki inşaat malzemeleri ve doğal radyoaktif maddelerden kaynaklanan emisyonların bir kombinasyonundan yılda 2 ila 3 mSv radyasyona maruz kalır. Tek bir BT taraması ise hastayı birden fazla mSv’ye maruz bırakabilir.
- 3.Maruz kalma süresi: Çok yüksek tek bir doz radyasyon, dakikalar içinde elde edilen ve zamana yayılan aynı dozdan daha zararlı olabilir. 1 Sv radyasyon, muhtemelen geçici radyasyon hastalığına ve daha düşük akyuvar sayısına neden olur ancak ölümcül değildir. 5 Sv'lik bir doz, maruz kalanların yarısını muhtemelen bir ay içinde öldürür. 10 Sv’de ise ölüm birkaç hafta içinde gerçekleşir.
- 4.Etkilenen doku ve organların hassasiyeti
- 5.Normal DNA onarımını bozan genetik anormalliklerin varlığı
- 6.Maruz kalan kişinin yaş, cinsiyet ve altta yatan sağlık durumu gibi bireysel özellikleri
Radyasyonun dozunun yüksek olması, etkilerin de büyük olmasına neden olur. Radyasyon düşük dozda ya da uzun bir süre boyunca alınırsa, hücrelere ve moleküllere verilen hasar vücut tarafından onarılacağı için risk önemli ölçüde azalır. Radyasyona maruz kalma zamanla kansere ve diğer sağlık sorunlarına neden olabilir ancak bunun olma riski azdır.
Akciğer Grafilerinin Sıkça Çekilmesinin Riskleri
Akciğer grafisi; kalp, akciğerler, kan damarları, solunum yolları ile göğüs ve omurga kemiklerinin görüntülerinin alınarak ilgili sağlık sorunlarının belirlenmesi için kullanılan bir yöntemdir. Akciğer grafisi ayrıca akciğerlerin içindeki veya çevresindeki sıvıyı veya akciğeri çevreleyen havayı da gösterebilmektedir.
Akciğer grafisi kısa sürede ayrıntılı bir çekim olanağı sağlamaktadır. Elde edilen görüntülere göre sağlık problemlerinin olup olmadığı belirlenip tanı konularak, gerekli tedavi planlaması yapılabilir.
Akciğer grafileri, özellikle sigara içenlerde ve solunum yoluyla ilgili diğer rahatsızlıkları olan bireylerde, işe giriş muayyenlerinde, tanısal bir araç olarak sıkça kullanılır. Ancak, tekrarlanan akciğer grafileri, bireyin özellikle göğüs bölgesindeki radyasyon dozunu artırabilir. Bu, akciğer kanseri gibi radyasyona bağlı hastalıkların riskini artırabilir. Ayrıca, gereksiz yere yapılan akciğer grafileri, sağlık hizmetlerinin maliyetini artırabilir ve gereksiz endişe ve stres yaratabilir.
Radyasyonun Doz-Etki İlişkisi ve Asgari Etkin Dozun Önemi
Radyasyonun sağlık üzerindeki etkileri, doz ile ilişkilidir. Doz-artış ilişkisi, radyasyon dozunun artmasıyla sağlık risklerinin artması anlamına gelir. Bu nedenle, tıbbi görüntüleme prosedürlerinde kullanılan radyasyon dozları, mümkün olduğunca düşük seviyelerde olmalıdır. Asgari etkin doz, tanı ve tedavi amacıyla gereken dozun en düşük seviyesidir ve hastanın sağlığını korumak için önemlidir.
Bugün için dünyada tüm kanserlerin % 1-2’sinin radyolojik tetkiklere bağlı olabileceği tahmin edilmektedir. Aslında günlük yaşamda, saç kurutma makinelerinden cep telefonu ve bilgisayarlara kadar pek çok kaynaktan radyasyon alınabilmektedir. Ancak bunlara bağlı etkiler genellikle nispeten düşük düzeylerde kalmaktadır.
Radyasyon ölçümlerinde sıklıkla kullanılan birim Milisivert-mSv olarak adlandırılır. Örneğin tek yön çekilen bir akciğer grafisi ile maruz kalınan radyasyon dozu (0.02 mSv), 6 saatlik bir uçak yolculuğunda maruz kalınan radyasyonun (0.04 mSv) yarısı kadardır. Buna karşın akciğer tomografisi’nde bu doz 5-7 mSv düzeyindedir. Her ne kadar yapılan çalışmalarda kanser riskinin arttığı eşik bir radyasyon düzeyi net olarak bilinmese de, genel olarak kanser riski ile radyasyon dozunun arasındaki ilişkinin doğru orantılı olduğu bildirilmektedir. Akciğer tomografisi’nin beraberinde getirdiği ayrı bir risk ise, tiroid ve meme dokusuna radyasyon maruziyetidir. BT incelemeleri sırasında bireyi radyasyondan korumak için çeşitli önlemler alınabiliyor olmakla birlikte, gereksiz çekilen tomografi’ler kişinin fazladan radyasyon almasına neden olabilir. Bu nedenle, yılda 2’den fazla tomografi çektirmekten, mutlak tıbbi gereklilik durumları dışında kaçınmak ve tıbbi gereklilik durumları konusunda bir Göğüs Hastalıkları Uzmanından bilgi almak gereklidir.
Fazla çekilen akciğer grafilerinin radyasyonunun insan sağlığı üzerindeki zararları, dikkatli bir şekilde değerlendirilmelidir. Gereksiz tekrarlanan görüntüleme prosedürlerinden kaçınılmalı ve radyasyon dozları mümkün olduğunca düşük tutulmalıdır. Ayrıca, tıbbi görüntüleme prosedürlerinin yararlarının risklerini aşması için dikkatli bir değerlendirme yapılmalıdır. Bu, hem bireyin hem de toplumun sağlığını korumak için önemlidir.
Bu yazımızda, fazla çekilen akciğer grafilerinin radyasyonunun insan sağlığı üzerindeki zararlarına odaklanarak, konuyu akademik bir perspektiften ele almaktadır. İlgili araştırmaların ışığında, radyasyon dozlarının kontrol altında tutulması ve gereksiz tekrarlanan görüntüleme prosedürlerinden kaçınılması gerekliliği vurgulanmıştır.
Hastaların tıbbi görüntüleme cihazlarındaki radyasyon konusunda ve radyasyonun doku/organlara vereceği zararlarla ilgili bilgilendirilmeleri, tanı ve tedavi süreçlerini daha sağlıklı geçirmelerine yardımcı olabilir.
Radyasyondan korunma açısından en önemli faktör kuşkusuz eğitimdir. Bu amaçla radyasyondan korunma hakkında broşürler, basın-yayın organları, okullarda verilebilecek eğitimlerin sağlayabileceği düşünülmektedir.
Üniversal OSGB
İş Güvenliği ve İşçi Sağlığı Merkezi