Gribal enfeksiyonlar

İşyerinde Hava Yolu İle Bulaşan Hastalıklar

Bu gruba giren hastalık etkenlerinin çoğunluğunu viruslar oluşturur. Üst solunum yollarında enfeksiyonlara neden olan çok sayıda virus (influenza, Parainfluenza, Adenovirus, Rhinovirus,..) ile Kızamık, Kızamıkçık, Suçiçeği, Kabakulak virusları organizmaya hava yoluyla girer.

Tüberküloz, Boğmaca, Difteri ve Legionella bakterileri, Streptokok ve Meningokoklar bu grupta en sık görülen bakterilerdir. Zatürre'ye neden olan tüm bakteri, virus ve mantarlar da hava yoluyla bulaşır. Stafilokoklar ile Şarbon, Ruam, Veba, Bruselloz ve Q Yangısı bazı durumlarda hava yoluyla da bulaşabilir.

Hava yolu ile bulaşan hastalıkların genel özellikleri şöyledir:

  • Genel bulaşma yolları havadır. Hemen tümü sekresyonların oral yolla alınmasıyla da geçebilir. Havada damlacık içinde bulunur yada yere çökerek tozlara karışır, sonra sağlam kişinin solunum yoluna girerler.
  • Toplumda en sık görülen hastalıkları oluştururlar. Yalnızca üst solunum yolu enfeksiyonları bile çok yüksek orandadır, hekime başvuran her dört kişiden biri bu yakınmayla gelmektedir.
  • Bölgeselsalgın ve dünyaçapında salgın yaparlar. Özellikle influenza virusu suşları tüm dünyaya yayılan ve ilk başladığı yerin adı ile anılan pandemiler yapar (Hong Kong Gribi, Asya Gribi gibi).
  • Mevsimsel özellikler gösterirler. Kış aylarında insidansıarı çok yüksektir.
  • Organizma direncinin düştüğü durumlarda daha kolay hastalığa neden olurlar. Tüm enfeksiyonlar için geçerli olan bu kural özellikle solunum yolu enfeksiyonlarında belirgindir.
  •  
    Kalabalık ve sıkışık yaşam tarzı solunum yolu enfeksiyonlarının oluşmasında önemlidir. Kentlerde daha sık görülürler. Oda başına düşen kişi sayısı arttıkça insidansları yükselir. Sinema, otobüs gibi topluca bulunulan ve hava akımının az olduğu yerlerde yayılım kolaylaşır. Okul, kışla gibi yerlerde salgınlar yaparlar.

Savaş Yöntemleri

Toplum olarak savaşılmaları çok güçtür. Virüs kökenli olanları gelişmişlik düzeyine de pek bakmaz, çabuk yayılırlar. Çoğunda savaş esas olarak korunmayla, aşısı bulunanlarda popülasyonun en geniş şekliyle aşılanmasıyla olur. Tüberküloz önemli toplumsal özellikler taşır, savaş yöntemleri de bu toplumsal temellere dayanır.

GRİP (=influenza, = flu),

 her yıl milyonlarca kişiyi etkileyen bir solunum yolu akut enfeksiyonudur. Oldukça bulaşıcıdır. Her yaş grubunu etkiler. Çok hafif belirtilerden hastaneye yatışı gerektirecek hatta ölümcül olabilen ağır enfeksiyonlara kadar farklı seyredebilir.  Birçok solunum yolu viral  infeksiyonu benzer klinik tabloya yol açabilir. Gribi diğerlerinden ayıran temel özellikler salgınlar yapabilmesi, tüm dünyada salgınlara yol açması ve özellikle alt solunum yolunda olumsuz sonuçlara yol açması, önemli ölçüde iş-gücü ve okul süresinden kayba neden olmasıdır.

Grip Etkenleri

Grip etkeni virustur. İnfluenza viruslar çekirdek proteinlerindeki antijenik farklılığa göre A, B, ve C olmak üzere 3 tipe ayrılır. İnfluenza A virusu  sadece insanları değil kuş türlerini, atları, domuzları da enfekte edebilir. İnfluenza B ve C ise sadece insanlarda hastalığa neden olur. En sık görülen influenza A, daha az oranda B’dir. İnfluenza C virusu çok daha hafif hastalık tablosuna yol açar ve salgınlara yol açmaz. Virus genetik yapısındaki değişiklikler yeni alt tiplerin ortaya çıkmasını kolaylaştırmaktadır. Virusun en önemli özelliklerinden biri de antijenik değişim göstermesidir. İnfluenza virusu HA ve NA.larına göre alt tiplere ayrılır.

Antijenik shift, genetik yeniden yapılanma sonucu yeni bir  virüs alt tipinin sentezlenmesi demektir. Shift sonucu ortaya çıkan yeni virus alt tipine karşı toplumda bağışıklık olmadığından, tüm dünyayı etkileyen ve pandemi diye nitelendirilen geniş salgınlar çıkabilir. Bazı influenza A virusları bazı hayvan türlerine özgü iken, bazıları farklı türlerde hastalık yapabilir. İnfluenza A’nın kuşlarda, domuz ve insanlarda hastalık yapabilmesinin yeni shiftler oluşmasında en önemli rolü oynadığı düşünülmektedir. İnfluenza C tipinde antijenik değişim söz konusu değildir. Geçtiğimiz yüzyılın en önemli pandemileri; 1918’de influenza A (H1N1), 1957’de influenza A; H2N2, 1968’de influenza A (H3N2) ve 1977 de influenza A (H1N1) alt tipleri ile ilgilidir. 1918 pandemisinde 21 milyon kişi ölmüştür.

Antijenik drift ise; bir influenza alt tipinde her yıl ya da birkaç yılda bir görülür. Yeni suşlar ortaya çıkar. Böylece de vücudun bağışıklık sisteminden kaçmış olur.  Antijenik drift sonucu da epidemiler görülür. Her yeni suş da izolasyon yeri, laboratuvar numarası ve yılına göre adlandırılır. Örneğin: İnfluenzaA/Sydney/5/97 (H3N2) gibi. İlk kez 1997'de Sydney’den gelen bir İnfluenza A virusu. Eğer hayvandan elde edilmiş ise onun ismi de yazılır.

Grip ne zaman görülür?

İklim tipine göre değişir. Ülkemizin de içinde olduğu ılıman iklim bölgelerinde sonbahar sonu, kış aylarında ve ilkbahar başında (Aralık-Nisan) görülür.

Grip nasıl bulaşır?

Öksürme, hapşırma ile virus içeren küçük partiküllerin solunması ve yakın temas ile bulaşır. Kuluçka süresi çok kısadır. Virus solunum yollarının iç yüzünü döşeyen hücrelere tutunur ve dökülmesine neden olur. Alınan virusa bağlı olarak 18-72 saatte ortaya çıkabilir. Virusun atılımı 5-10 gün kadar sürer. Solunum yolunda oluşturduğu hasar genellikle iki haftada iyileşir.

Klinik belirti ve bulguları nelerdir?

Birçok hastalıkta olabilecek belirti ve bulgular gösterir. Kişiye bağlı olarak semptomlar hafif veya ağır seyredebilir. Nezleden farklı olarak  burun akıntısı çok daha azdır. Burun tıkanıklığı olabilir ve klinik tablo daha ağırdır. Sadece hafif bir boğaz ağrısı  ve hafif bir kırgınlıkla da seyredebilir. En belirgin bulguları: ani başlayan ateş, titreme, başağrısı, göz hareketleriyle ağrı, kas ağrısı ve halsizlik, bitkinlik, terleme, boğaz ağrısı ve iştahsızlıktır. Ateş genellikle 3 gün kadar sürer, 8 güne dek uzayabilir.  Kuru öksürük,  göğüs kemiği altında ağrı ve yanma hissi olabilir. Çocuklarda yüksek ateş daha fazla olup, solunum sıkıntısı da olabilir. Bulgular 1-2 haftada sonlanır.

Gribe bağlı olumsuz sonuçlar neler olabilir ?

Bizzat grip virüsüne bağlı akciğer enfeksiyonu ( viral pnömoni) az da olsa  görülebilir. Bu gebelerde ve kalp hastaları olanlarda daha fazladır. Yine daha çok yaşlılarda, kalp ve akciğer hastalarında daha fazla olmak üzere ikincil bakteriyel pnömoniye yol açabilir. Virus solunum yolu epitelini hasara uğrattığı için bazı bakterilerin yerleşimini kolaylaştırır. Özellikle yaşlılarda  hayati risk oluşturacak ağır enfeksiyonlara yol açabilir. Akciğer dışında da otit (kulak iltahabı), myozit (kas iltihabı), kalp zarlarında iltihap ve ensefalit (beyin iltihabı), myelit (kemik iltihabı), nadiren Guillian Barre sendromu görülebilir. Daha çok influenza B ile birlikte görülen Reye sendromunda karaciğer ve santral sinir sistemi bulguları görülür. Çocuklarda aspirin alımıyla ilgisi bulunduğu için grip olan çocuklarda aspirin önerilmez.

Tanı

Birçok tanı yöntemi vardır. Direkt virus antijen tayinininden, virus hücre kültürlerine ve serolojik yöntemlere kadar. Bu testler için özel laboratuvarlar gereklidir, ayrıca her hastaya uygulanması pratik değildir. Testler daha çok epidemiyolojik veriler için kullanılmaktadır. Grip tanısı hekim tarafından hastanın semptomları ve fizik muayene bulgularına göre konulur.

 

Tedavi

Gribin kesin tedavisi yoktur. Tedavi genelde belirtilere yöneliktir. Ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçlar kullanılabilir. Aspirinin, gripte kullanımıyla, Reye sendromu olarak adlandırılan, karaciğer ve santral sinir sistemini tutan bir tablo ile ilişkisi kurulduğundan 18 yaş altında önerilmez. Antibiyotik kullanımının yararı yoktur. Eğer sekonder  bakteriyel enfeksiyonlar varsa hekimin önereceği antibiyotik kullanılmalıdır. Bugün için semptom süresini azaltan birkaç antiviral ajan bulunmaktadır. Yan etkileri nedeniyle kesinlikle hekim kontrolunda  ve  risk gruplarında olup aşı yapılamayanlarda , ilk 48 saatte uygulanması gerekir.

İstirahat ve düzenli, sağlıklı beslenme önemlidir. Bol su ve sıvı gıdalara ağırlık vermelidir. Ağır, yorucu hareketlerden kaçınılmalıdır. Eğer belirtiler düzelmez, ateş yüksek seyreder veya kişi kendini kötü hissederse hemen bir hekime başvurulması gerekmektedir.

Korunma

Kişisel korunma, aşı ve kemoproflaksi olarak adlandırılan ilaçla korunma şeklindedir.

Kişisel korunma; grip kalabalık, havalandırma sorunu olan ortamlarda hızla yayılır. Zorunlu olmadıkça, grip salgınları esnasında bu tür ortamlardan uzak durmak gerekir. Hasta olan kişiyle yakın temastan kaçınılmalıdır. El sıkışma, öpüşme, ortak eşya kullanımıyla da bulaşabilir. Sık sık el yıkamak gerekir. Grip aşısının, kimlere yapılması gerektiği ve koruyuculuğu ayrı bir başlık altında ele alınacaktır. 

 

Grip Aşısı

Kış mevsiminde sık görülen hastalıklardan biri olan gripten korunmanın etkili yollarından biri de grip aşısının yapılmasıdır. Virüsün antijen denilen  parçacıklarını içeren aşı savunma sistemini uyarır. Kişi grip virüsüyle karşılaşmadan önce vücudu mikrobu tanıyarak, ileride virüsle karşılaşınca zararsızlaştırması için gerekli antikorları üretir, gribe karşı hazır olur.

Grip aşısı inaktive bir viral aşıdır, yani içinde canlı olmayan virüs parçacıkları bulunur. Sıklıkla tavuk yumurta embriyosunda üretilen virüslerin çeşitli kimyasal yöntemlerle öldürülüp ve saflaştırılmasıyla elde edilir. Saflığı, güvenilirliği ve koruyucu antikor oluşturma düzeyi test edildikten sonra kullanıma sunulur. Araştırmacılar gripten korunma ya da tedavi konusunda yeni arayışlara devam etmektedir. Grip virüsün genetik kodunun bir kısmını içeren yeni bir aşı tipi üzerinde çalışmalar hız kazanmıştır. Aşı şimdilik yalnızca kas içine enjeksiyon (iğne) biçiminde uygulanabilmektedir. Burna sıkılan sprey ya da ağız yoluyla alınan aşı üretmek için çalışmalar sürmektedir.

Grip aşısı ne zaman yapılmalı?

Kuzey ve güney yarım küre için grip aşısı yapılma zamanları değişmektedir. Ülkemizin de içinde bulunduğu kuzey yarım kürede grip en fazla kış aylarında (Aralık-Mart) ortaya çıktığı için, bu dönem gelmeden sonbahar (Eylül-Ekim-Kasım) ayları aşı yapılması için en uygun zamandır. Bazen grip salgını Mart sonu ve Nisan aylarına kayabilir. Bu nedenle (özellikle risk gruplarında olup da aşılanmayanlara) kış ayları içinde aşı yapılabilir. Aslında her ülke için aşı önerilerinin belirlenmesi gerekmektedir. Güney yarımküreye Mayıs-Ağustos ayı içinde gidecek olan ve o sonbahar-kışta aşılanmamış olan risk gruplarındaki kişilerin bir hekimle görüşerek aşı ya da kemoproflaksi (ilaç kullanılarak hastalığa yakalanmanın önlenmesi) önerilerini dikkate alması uygundur.

Aşı nasıl uygulanır?

İnce bir iğne ile kolda kas içine uygulanır. Her yıl için bir doz yapılır. Dokuz yaşından küçük ve daha önce hiç aşılanmamış çocuklara bir ay ara ile iki doz uygulanır.

Aşının koruyuculuğu ne zaman başlar ?

Grip aşısı uygulamasından ortalama 10-15 gün sonra koruyucu antikor düzeyi oluşur, üçüncü haftada en yüksek düzeye ulaşır. Daha önce aşılananlarda koruyuculuk bir hafta sonra da başlayabilir.

Grip aşısının koruyuculuğu ne kadardır?

Aşıların çoğunda olduğu gibi grip aşısı da %100 koruyucu değildir. Ayrıca grip virüsünün bazı özellikleri aşının koruyuculuğunu azaltmaktadır. Grip virüsünün antijenik yapısı sürekli değişim gösterdiği için her yıl yeniden aşılanmak gerekir. Dünya Sağlık Örgütü grip virüsündeki değişiklikleri izler. Uzmanlar bir önceki mevsimde etkili olan virüs tiplerini göz önüne alarak, o yıl hangi tip virüslerin grip etkeni olabileceğini tahmin edip, uygulanacak grip aşısın bileşimi için öneride bulunurlar. Aşı da buna göre hazırlanır. Bu nedenle aşının başarısı, aşı yapımında kullanılan grip virüsü antijenleriyle hastalık etkenleri arasındaki uyuma bağlı olarak her yıl farklı olabilir. Eğer o yıl  aşıda parçacıkları kullanılan virüsler etkense aşının koruyuculuğu da artar. Grip aşısı sağlıklı genç erişkinlerde %70-90 arasında grip belirtilerini önleyebilir, hastalığın etkilerini azaltabilir, böylece iş-güç kaybını en aza indirir. Ama yaşlılarda ve belirli bazı hastalığı olanlarda koruyuculuk %30-40’a kadar düşebilir. Çünkü yaşlılarda koruyucu antikor oluşumu daha azdır. Bununla birlikte yaşlılarda ve kronik (sürekli) bir hastalığı olanlarda aşının; gribe yakalanmayı engellemese de başka olumsuz etkiler ortaya çıkmasını azalttığı, hastaneye yatış ve ölüm oranını düşürdüğü yapılan çalışmalarda gösterilmiştir.

Aşının yan etkileri ve güvenilirliği

Tüm diğer ilaçlar ve tıbbi uygulamalar gibi grip aşısının da yan etkileri olabilir. Bunlardan en sık görüleni enjeksiyon yerinde hafif ağrıdır. İki güne dek uzayabilir, günlük aktiviteyi bozacak düzeyde değildir. Ateş, bitkinlik, kas ağrısı gibi belirtiler genellikle daha önce grip  virüsüyle karşılaşmamış kişilerde, örneğin çocuklarda görülebilir. Genelde aşı enjeksiyonunu izleyen 6-12 saat içinde ortaya çıkar, en geç 1-2 gün içinde sonlanır. Split-virus grip aşısında bu yan etkiler daha az görülmektedir. Bu yan etkilere ek olarak çok daha az görülen yan etkiler de olabilir. Grip aşısından sonra ender olarak bazı alerjik reaksiyonlar çıkabilir. Yumurta alerjisi olanlarda aşıya karşı alerjik reaksiyon gelişebilir. Bu durum aşının saflaştırılması sırasında çok küçük miktarda da olsa kalan yumurta proteinlerine bağlanır. Yan etki olarak öne sürülen Guillian-Barre Sendromu (GBS); sinir sistemini etkileyen bir hastalık olup, kasılmalarla seyretmektedir. Grip aşılarıyla GBS oluşma riski tam olarak bilinmemektedir. Gribin kötü sonuçları dikkate alınınca bu düşük risk göz ardı edilmektedir.

Aşı Kimlere Yapılmalı?

  • 65 yaş ve üzerindekiler (bu yıl yurtdışında 50 yaş ve üstüne de önerilmektedir. Bunun nedeni 50-64 yaş arası yüksek riskli kişilerin de aşılanmasını sağlamaktır).
  • Bakımevlerinde kalan ve sürekli hastalığı olanların hepsi,
  • Sürekli akciğer ve kalp hastalığı olanlar (astım ve böbrek hastaları dahil),
  • Diyabet (şeker) hastaları,
  • Kalıtsal hemoglobin bozukluğu olanlar,

  İmmunolojik (bağışıklık sistemi ile ilgili) hastalığı olanlar,

  • Bağışıklık sistemi baskılanmış hastalar (kanser hastaları, HIV=AIDS enfeksiyonu olanlar, organ nakli yapılmış olanlar, steroid ilaç alanlar, kemoterapi ya da radyoterapi uygulananlar),
  • Sağlık çalışanları,
  • Risk grubu hastaların ev halkı, yakın temasta olduğu kişiler,
  • 6 ay - 18 yaş arasında olup uzun süreli Aspirin alanlar (Reye Sendromu gelişme riskini azaltmak için),
  • Grip mevsiminde hamileliğinin dördüncü ve daha sonraki aylarında olanlar,
  • Bu gruplarda olmasa da kişisel olarak kendisini aşı yoluyla korumak isteyenler.

 

Kimler aşılanmamalı?

  • Grip aşısı genelde güvenli aşılar arasında kabul edilmektedir. Ancak bazı koşullarda uygulanması sakıncalı olabilmektedir:
  • Yumurta alerjisi olan kişiler (yumurta yiyince dilde şişme, solunum güçlüğü, kan basıncında düşme gibi reaksiyon gelişenler),
  • Daha önce yapılan grip aşısında ciddi reaksiyon gelişen kişiler,
  • GBS olanlarda.
  • Ani başlayan ateşli bir hastalığı olanlarda ise, iyileşinceye dek aşı uygulamasının ertelenmesi gereklidir.

Her ülkenin kendi ulusal sağlık otoritesi o yıl için özgül aşı virüslerini ve  aşı uygulama önerileri belirleyerek kamuoyuna bildirmelidir.

Grip’ten Korunmak İçin Aşağıdaki önerileri yapabilirsiniz;

  • Bağışıklık sisteminizi güçlendirin. Sigara ve alkol içmeyin. Bol sıvı için (Günde ortalama 2 litre)
  • Dengeli beslenin. Meyve sebze ağırlıklı beslenin, fazla et tüketmeyin. Bolca yoğurt yiyin.
  • Hastalık riski yüksekse bolca C vitamini alın. Kivi, turunçgiller, biber ve lahana bol miktarda C vitamini içerir.
  • Hareket edin ve soğuğa karşı vücudunuzun dayanıklı olmasını sağlayın.
  • Oda havasını iyileştirin. Hava nemlendiricileri kullanın veya saksı çiçeklerini temin edin. Odayı aşırı ısıtmayın, düzenli olarak havalandırın.
  • Hava cereyanının oluşmamasına dikkat edin.
  • Soğuk algınlığı dönemlerinden kalabalık ortamlarda, kapalı mekânlarda bulunmayın. Hasta insanlarla öpüşmeyin, hatta 2 metreden fazla yaklaşmayın.
  • Ellerinizi düzenli yıkayın. Ellerinizi yıkamadan yüzünüze dokunmayın.
  • Çok kalın veya ince giysiler giymeyin. Havaya göre giyinin ve yanınızda soğuğa karşı yedek hırka, yelek, mont bulundurun.
  • Stres altındaki insanlar hastalanmaya daha elverişlidir. Streslerinizi azaltın, yok edin.
  • Lütfen daha fazlası için işyeri hekiminize danışın…